Osmanlıda toprak sisteminin temeli İslam toprak hukukuna dayanır. İslam toprak hukuku, Kur’an ve hadislerde belirtilen prensiplere dayanarak şekillenmiş ve İslam toplumlarında toprak mülkiyeti ve kullanımı konularında rehberlik sağlamıştır. Osmanlı Devleti, bu İslami prensipleri temel alarak kendi toprak sistemini oluşturmuştur. Ancak, Osmanlılar sadece İslam toprak hukukuna değil, kendilerinden önceki Türk İslam devletlerinin toprak sisteminden de yararlanmışlardır. Özellikle Selçuklu ve Anadolu Beylikleri gibi Türk İslam devletlerinin toprak düzenlemeleri, Osmanlıların toprak politikalarını şekillendirmede önemli bir rol oynamıştır.
Bununla birlikte, Osmanlıda toprak sistemi oluşturulurken sadece İslam ve Türk İslam geleneğine değil, aynı zamanda çeşitli medeniyetlerin toprak sistemlerinden de faydalanmışlardır. Özellikle Roma, Bizans ve eski İran gibi medeniyetlerin toprak düzenlemeleri, Osmanlıların toprak politikalarını şekillendirmede etkili olmuştur. Osmanlılar, bu medeniyetlerin toprak sistemlerini kendi dönemlerinin şartlarına ve ihtiyaçlarına göre uyarlayarak kullanmışlardır.
Osmanlı Devleti’nin geniş bir coğrafyaya hükmettiğinden dolayı, ülkenin her bölgesinde toprak mülkiyeti ve kullanımı konusunda tek bir sistemi uygulamamıştır. Osmanlılar, fethettikleri yerlerde önceden uygulanan örf ve âdetleri dikkate almış ve her bölgenin özelliğine göre toprak düzenlemeleri yapmışlardır. Bundan dolayı, Osmanlı toprak sistemi çok yönlü ve esnek bir yapıya sahiptir.
Osmanlıda Toprak Sistemi Çeşitleri
Osmanlıda toprak sistemi genel olarak mirî, mülk ve vakıf olmak üzere üçe ayrılmıştır.
- Mülk arazileri, özel şahıslara veya vakıflara ait olan ve serbestçe tasarruf edilebilen arazilerdir.
- Mirî araziler, devlete ait olan ve genellikle vergiye tabi tutulan arazilerdir.
- Vakıf arazileri ise hayır kurumlarına ait olan ve genellikle belirli amaçlar için kullanılan arazilerdir.
Bu üç farklı toprak türü, Osmanlıda toprak sisteminin temelini oluşturmuştur. Ayrıca, imparatorluğun ekonomik ve sosyal yapısını büyük ölçüde etkilemiştir.
Osmanlıda Toprak Sistemi: Mülk Arazi
- Mülkiyeti kişilere ait olan topraklardır. Bu araziler, mirî araziden belirli bir miktarının hükümdar tarafından şahıslara verilmesi veya yeni katılan bölgelerde daha önceden mülk olarak kullanılan yerlerin sahiplerinde bırakılmasıyla oluşur.
- Osmanlı topraklarında mülk arazilerinin miktarı oldukça azdır. Geliri ve kullanma hakkı sahibin kendisine ait olan bu tür arazilere sahip olanlar; arazilerini satma, vakfetme ve hibe etme gibi haklara sahipti.
- Mülk arazileri haracî ve öşrî olmak üzere ikiye ayrılır:
Haracî Topraklar: Mülkiyeti gayrimüslimlere ait olan topraklardır. Bu toprak sahipleri, ekip biçtikleri ürünün verimine göre %20 ile %50 arasında bir vergi öderlerdi.
Öşrî Topraklar: Fetihlerden önce sahipleri Müslüman olan veya fetih sırasında İslam’ı kabul eden kişilere ait topraklardır. Bu toprak sahipleri, ürettikleri üründen belirli bir miktarı “öşür” olarak devlete öderdi. Öşür vergisi genellikle ürünün %10’u olarak alınırdı, ancak toprağın verim durumuna göre bu oran değişebilirdi.
Osmanlıda Toprak Sistemi: Mirî Arazi
Mirî araziler, kullanım amaçlarına göre çeşitli bölümlere ayrılırdı:
- Dirlik: Mirî arazi içinde en geniş topraklardı. Bu topraklar genellikle maaş karşılığı verilen dirlikler şeklinde kullanılırdı. Dirlik toprakları, gelirlerine göre has, zeamet ve tımar olmak üzere üçe ayrılırdı. Bu topraklar genellikle devlet görevlilerine, askeri personellere veya devlete hizmet eden kişilere tahsis edilirdi.
- Arpalık: Saray mensupları ve ilmiye sınıfından bazı yüksek rütbeli kişilere çalıştıkları süre boyunca maaşlarına ek olarak verilen arazilerdir. Bu kişiler, görevlerinden ayrıldıktan sonra emekli maaşı olarak ölünceye kadar bu arazilerin gelirlerini alırlardı. Arpalıklar, genellikle saray görevlileri veya dini sınıf mensuplarına tahsis edilirdi ve onların geçimlerini sağlamak amacıyla kullanılırdı.
- Paşmaklık: Padişahın annesi, kızları veya kız kardeşleri gibi saray kadınlarına tahsis edilen arazilerdir. Bu araziler, genellikle padişahın yakın akrabalarına gelir sağlamak ve onların geçimini sağlamak amacıyla verilirdi. Paşmaklık arazileri, padişahın ailesinin refahını ve konforunu sağlamak için önemli bir rol oynardı.
- Malikâne: Malikâne, Osmanlı Devleti’nin fetihleri kolaylaştırmak ve teşvik etmek amacıyla seferlere katılan önemli komutanlara, dervişlere ve ahilere fethedilen ülkelerde tahsis edilen topraklardır. Malikâne, genellikle fetih sırasında elde edilen topraklardan belirli kişilere verilirdi. Ayrıca, İslam devletlerinden kalan topraklardaki beylere ait mülklerin, padişah tarafından onlara bırakılmasıyla da malikâne arazileri oluşabilir. Bu topraklar, genellikle belirli bir süre için kullanım hakkı verilir ve kişinin hizmetleri veya sadakati karşılığında verilirdi.
- Mukataa: Mukataa, Osmanlı maliyesinin vergi toplama biçimlerinden biridir. Ayrıca, geliri doğrudan merkez hazinesine giden mirî arazileri de ifade eder. Mukataa, vergi toplama yetkisine sahip kişilere veya kurumlara verilen gelir getiren arazilerdir. Vergi gelirleri, genellikle bir dönem için ihaleyle kiralanır ve kira bedeli olarak ödenirdi. Mukataa sistemi, Osmanlı Devleti’nin vergi tahsilatını düzenlemek ve gelirlerini artırmak amacıyla kullanılmıştır
- Yurtluk ve Ocaklık: Bir bölgenin Osmanlı Devleti’ne katılmasında etkili olan ve devlete sadakatle bağlılıklarını bildiren mahallî beyler veya aşiret reislerine verilen arazilerdir. Yurtluk ve ocaklık arazileri, bölgesel liderlere veya aşiret başlarına bağlılık ve hizmetlerinin ödüllendirilmesi amacıyla verilirdi. Bu araziler, Osmanlı Devleti’nin genişlemesi ve sınırlarının güvence altına alınması için stratejik öneme sahipti. Aynı zamanda, bu arazilerin tahsisi, bölgesel liderlerin devlete bağlılığını sağlamak ve onları Osmanlı yönetimi altında tutmak için bir yöntem olarak da kullanılmıştır.
Osmanlıda Toprak Sistemi: Vakıf Arazi
Hayırsever mülk sahiplerinin gelirleriyle cami, mescid, medrese gibi sosyal amaçlı kurumların giderlerinin karşılanması için vakfettikleri arazilerdir.
Bu arazileri işleyen reaya, vermesi gereken vergilerin sadece vakıf giderleri için harcanacağı bilinciyle vergilendirilirdi.
Vakıf arazileri, toplumun dinî, eğitim ve sosyal ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla önemli bir kaynak teşkil ederdi. Genellikle vakıflar tarafından idare edilirdi.
Osmanlıda Toprak Sistemi ile İlgili Yazılar