Close Menu
EnTarih.Net
    Facebook X (Twitter) Instagram
    • Anasayfa
    • Gizlilik Politikası
    • İletişim
    Pazar, Temmuz 20
    EnTarih.Net
    • Anasayfa
    • Tarih
      • 9. Sınıf Tarih
      • 10. Sınıf Tarih
      • 11. Sınıf Tarih
      • 12. Sınıf Tarih
    • Türk Tarihi
    • Osmanlı Tarihi
    • Antik Çağ Tarihi
    • Dünya Tarihi
    • Mitoloji
    • Sınavlar
      • KPSS
      • YKS
      • TYT
      • AYT
    EnTarih.Net
    Osmanlı Tarihi - Osmanlı’dan Günümüze Türkiye İskan Politikaları

    Osmanlı’dan Günümüze Türkiye İskan Politikaları

    Kasım 18, 2023
    Osmanlı'dan Günümüze Türkiye İskan Politikaları
    Share
    Facebook Twitter LinkedIn Pinterest Email

    Osmanlı’dan Günümüze Türkiye İskân Politikaları Giriş:

    Ekim 2005 – Haziran 2006      

    Tür­ki­ye Araş­tır­ma­la­rı Mer­ke­zi’nin, met­ne yö­ne­lik oku­ma-an­la­ma ve tar­tış­ma amaç­lı Ta­rih Oku­ma­la­rı baş­lık­lı top­lan­tı­la­rı­na, 31 ay de­vam eden Os­man­lı kro­nik­le­ri oku­ma­la­rı­nın ar­dın­dan 5 otu­rum­luk Os­man­lı ku­ru­luş tar­tış­ma­la­rı ile de­vam et­miş­tik. Ge­rek Os­man­lı kro­nik­le­ri ge­rek­se ku­ru­luş tar­tış­ma­la­rı­na iliş­kin bu top­lan­tı­la­rın özet su­num­la­rı BSV Not­lar se­ri­sin­den bi­rer ki­tap­çık ola­rak ya­yın­lan­dı. Prog­ram çer­çe­ve­sin­de dü­zen­le­di­ği­miz bir baş­ka tar­tış­ma­lı top­lan­tı­mız­da ise Os­man­lı’dan Gü­nü­mü­ze Tür­ki­ye’de İs­kân Po­li­ti­ka­la­rı­nı ko­nu edin­dik. Os­man­lı’da is­kân ta­ri­hi­ne iliş­kin bir gi­riş otu­ru­mun­dan son­ra bu alan­da tar­tış­ma­yı şe­kil­len­di­ren şa­hıs­lar ve eser­le­ri üze­ri­ne ko­nuş­tuk. Son iki otu­rum­da ise S. Fa­roq­hi ve Ke­mal Kar­pat ile XVII­I. ve XIX. yüz­yıl­da Os­man­lı’da is­kân ve nü­fus po­li­ti­ka­la­rı üze­rin­de dur­duk. Ya­kın bir za­man­da kap­sam­lı bir öze­ti BSV Not­lar se­ri­sin­den ya­yın­la­na­cak olan bu tar­tış­ma­la­rı biz de bu­ra­da kı­sa­ca ba­his mev­zu et­mek is­te­dik.

    İçerik Tablosu

    • 1 Osmanlı’dan Günümüze Türkiye İskân Politikaları Yol Haritası
    • 2 Os­man­lı’da İs­kân Ta­ri­hi: Gi­riş
    • 3 Ömer Lüt­fi Bar­kan veOs­man­lı İs­kân Ta­ri­hi­ne İliş­kin Ça­lış­ma­la­rı
    • 4 Cen­giz Or­hon­lu ve Os­man­lı İs­kân Ta­ri­hi­neİliş­kin Ça­lış­ma­la­rı
    • 5 Os­man­lı’da İs­kân ve Nü­fus Po­li­ti­ka­sı
    • 6 XIX. Yüz­yıl­da Os­man­lı’daİs­kân ve Nü­fus Po­li­ti­ka­sı

    Osmanlı’dan Günümüze Türkiye İskân Politikaları Yol Haritası

    Ön­ce­lik­le bu beş otu­rum­da ele al­dı­ğı­mız ko­nu­la­rı özet­le­ye­cek olur­sak:

    1. Top­lan­tı
    Os­man­lı’da İs­kân Ta­ri­hi: Gi­riş
    Su­nan: Gül­fet­tin Çe­lik, 22 Ekim 2005.

    2. Top­lan­tı
    Ömer Lüt­fi Bar­kan ve
    Os­man­lı İs­kân Ta­ri­hi­ne İliş­kin Ça­lış­ma­la­rı

    Su­nan: Yu­nus Koç, 21 Ka­sım 2005.

    3. Top­lan­tı
    Cen­giz Or­hon­lu ve
    Os­man­lı İs­kân Ta­ri­hi­ne İliş­kin Ça­lış­ma­la­rı

    Su­nan: Tu­fan Gün­düz, 26 Ara­lık 2005.

    4. Top­lan­tı
    Os­man­lı’da İs­kân ve Nü­fus Po­li­ti­ka­sı
    Su­nan: Su­rai­ya Fa­roq­hi, 13 Mart 2006.

    5. Top­lan­tı
    XIX. Yüz­yıl­da Os­man­lı’da İs­kân ve
    Nü­fus Po­li­ti­ka­sı

    Su­nan: Ke­mal Kar­pat, 23 Ha­zi­ran 2006.

    De­ğer­len­dir­me: Kazım Baycar

    Os­man­lı’da İs­kân Ta­ri­hi: Gi­riş

    Os­man­lı’da nü­fus ve is­kân po­li­ti­ka­la­rı baş­lık­lı top­lan­tı­lar se­ri­si­nin il­kin­de ko­nu­ğu­muz olan Gül­fet­tin Çe­lik, Os­man­lı’nın nü­fus po­li­ti­ka­la­rı ça­lış­ma­la­rın­da, esas alı­na­bi­le­cek kay­nak­lar ve teo­rik çer­çe­ve bağ­la­mın­da gi­riş ma­hi­ye­tin­de bir su­num yap­tı.

    Ko­nuş­ma­sı­na, Os­man­lı top­lum­sal sis­te­mi­nin ana hat­la­rı­nın di­ğer top­lum­sal sis­tem­ler­le pa­ra­lel­lik gös­ter­di­ği­ni vur­gu­la­ya­rak baş­la­yan Çe­lik, nü­fus po­li­ti­ka­la­rı­nı an­la­ya­bil­mek için Os­man­lı top­lum­sal sis­te­mi­ni or­ta­ya çı­kar­tan şart­la­rın ve te­mel ka­bul­le­rin ir­de­len­me­si ge­rek­ti­ği­ni be­lir­te­rek şun­la­ra de­ğin­di:

    Me­se­le­yi en ge­nel çer­çe­ve için­de ele ala­cak olur­sak, ay­nı amaç­la­ra sa­hip olan ve ay­nı he­def­le­ri gö­ze­ten bi­rey­ler top­lum­sal grup­la­rı oluş­tu­rur. Amaç tat­mi­ni ve bü­tün­leş­me iş­lev­le­ri­ni ye­ri­ne ge­tir­mek doğ­rul­tu­sun­da top­lum­sal grup­la­rın bir ara­ya gel­me­si ve bel­li bir iliş­ki içe­ri­si­ne gir­me­si so­nu­cu top­lum­sal de­ğer­ler or­ta­ya çı­kar. Da­ha son­ra­ki aşa­ma­da da bu iliş­ki­ler­de sis­te­me du­yu­lan ih­ti­yaç ku­rum­sal me­ka­niz­ma­la­rın or­ta­ya çık­ma­sı­na ne­den olur. Ku­rum­la­rın or­ta­ya çı­kı­şı as­lın­da sis­tem de­ni­len da­ha ge­niş kap­sam­lı bir ya­pı­nın da ze­mi­ni­ni ha­zır­lar. Sos­yal, si­ya­sal ve eko­no­mik ol­mak üze­re üç alt grup­tan mey­da­na ge­len top­lum­sal sis­te­mi oluş­tu­ran me­ka­niz­ma­lar bir de­fa oluş­tu mu bun­la­rı de­ğiş­ti­re­bil­mek an­cak ra­di­kal sos­yal ve si­ya­sal olu­şum­la­rın ne­ti­ce­sin­de müm­kün ola­bi­lir.

    Os­man­lı da top­lum­sal sis­te­mi oluş­tu­ran bü­tün bu un­sur­la­rı ana hat­la­rıy­la içe­rir. Os­man­lı dev­le­tin­de de sos­yal grup­lar, bu grup­la­rın üret­ti­ği sos­yal de­ğer­ler ve de­ğer­le­rin oluş­tur­du­ğu ku­rum­lar ve bu ku­rum­la­rın mey­da­na ge­tir­di­ği sis­tem­ler var­dır. Bun­la­rın dı­şın­da Os­man­lı’yı di­ğer­le­rin­den fark­lı kı­lan pek çok hu­sus da mev­cut­tur. Ön­ce­lik­le Os­man­lı top­lum­sal sis­te­mi ba­zı ön­ka­bul­le­rin ya­nın­da, hü­küm sür­dü­ğü dö­ne­min ic­bar et­ti­ği ba­zı şart­lar­la or­ta­ya çık­mış­tır.

    Bu bağ­lam­da Os­man­lı sis­te­mi­ne kat­kı­da bu­lu­nan dört ana fak­tör­den bah­set­me­miz müm­kün­dür. Bun­lar Or­ta As­ya kül­tür mi­ra­sı, İs­lâm öğ­re­ti­si, Ana­do­lu me­de­ni­yet­le­ri­nin kat­kı­la­rı ve ça­ğın ge­rek­si­nim­le­ri­dir. Os­man­lı top­lum­sal sis­te­mi, si­ya­sal an­lam­da üni­ter ve mer­ke­zi­yet­çi, eko­no­mik an­lam­da özel te­şeb­bü­sü ön­ce­le­me­nin ya­nın­da mü­da­ha­le­ci bir ni­te­li­ğe sa­hip­tir; sos­yal an­lam­da da dev­let, de­net­le­yi­ci ve yön­len­di­ri­ci­dir. Ay­rı­ca sı­nıf­la­ra da­ya­lı bir sos­yal sis­te­min gö­rül­me­me­si, Os­man­lı Dev­le­ti’nin ayı­rı­cı özel­lik­le­ri ara­sın­da sa­yı­la­bi­lir.

    Bu çer­çe­ve­de Os­man­lı is­kân ve nü­fus po­li­ti­ka­la­rı­nı, ku­ru­luş dö­ne­mi, me­ka­niz­ma­nın de­vam et­ti­ği dö­nem ve dö­nü­şüm prob­le­mi­nin sis­tem­de dö­nü­şü­mü ge­rek­li kıl­dı­ğı dö­nem ol­mak üze­re üç ay­rı dö­nem­de in­ce­le­mek müm­kün­dür.

    Osmanlı'dan Günümüze Türkiye İskan Politikaları

    Ku­ru­luş dö­ne­mi Os­man­lı is­kân po­li­ti­ka­la­rı­nın si­ya­sal nok­ta­da­ki te­mel he­de­fi, sis­te­min ku­rul­ma­sı ve ye­ni ka­tı­lan öğe­le­re sis­te­min ih­ra­cı ola­rak özet­le­ne­bi­lir. Sis­te­min ku­rul­ma­sın­da da te­mel he­def oto­ri­te­nin te­mi­ni­dir. Bu bağ­lam­da nü­fus ve is­kân po­li­ti­ka­la­rı­nın şe­kil­len­di­ril­me­sin­de as­ker­le­rin ih­ti­yaç­la­rı­nın sağ­lan­ma­sı da bir he­def ola­rak gös­te­ri­le­bi­lir. Eko­no­mik nok­ta­da­ki te­mel he­def ise, ye­ni üre­tim alan­la­rı­nın oluş­tu­rul­ma­sı doğ­rul­tu­sun­da do­lay­lı ola­rak ye­ni ver­gi im­kân­la­rı­nın art­tı­rıl­ma­sı­dır. Dev­le­tin sos­yal grup­lar­dan bek­len­ti­le­ri­nin dı­şın­da, da­ha alt dü­zey­de, on­la­rı doğ­ru­dan doğ­ru­ya he­def­le­yen bek­len­ti­le­ri de var­dır. İs­lâm­laş­tır­ma po­li­ti­ka­la­rı­nı bu bağ­lam­da de­ğer­len­dir­mek ge­rek­mek­te­dir.

    Me­ka­niz­ma­nın otur­du­ğu dö­nem ola­rak isim­len­dir­di­ği­miz ikin­ci dö­nem­de Os­man­lı Dev­le­ti bü­yük öl­çü­de sis­tem so­ru­nu­nu çöz­müş du­rum­da­dır. Bu dö­nem­de uy­gu­la­nan is­kân po­li­ti­ka­la­rı da­ha zi­ya­de za­ru­ri ne­den­ler­le or­ta­ya çık­mak­ta­dır. 1571 yı­lın­da fet­he­di­len Kıb­rıs’ta­ki is­kân po­li­ti­ka­la­rı bu nok­ta­da iyi bir ör­nek­tir. Kıb­rıs ada­sın­da uy­gu­la­nan is­kân po­li­ti­ka­la­rı, sis­tem­de prob­lem ya­rat­tı­ğı var­sa­yı­lan in­san­la­rın bu­ra­da is­kân edil­me­si­ne ma­tuf­tur.

    Nü­fus ve is­kân po­li­ti­ka­la­rı­nın de­ği­şim ve dö­nü­şüm ge­çir­di­ği son aşa­ma XVI. yüz­yıl ile XIX. yüz­yıl ara­sın­da­ki ge­niş za­man ara­lı­ğı­na denk gel­mek­te­dir. Bu dö­nem­de, coğ­ra­fî ke­şif­ler baş­ta ol­mak üze­re, dün­ya ça­pın­da mey­da­na ge­len ye­ni ge­liş­me­ler Os­man­lı’nın di­ğer bü­tün po­li­ti­ka­la­rın­da ol­du­ğu gi­bi nü­fus po­li­ti­ka­la­rın­da da bir de­ği­şi­me git­me­yi zo­run­lu kıl­mış­tır. Bu dö­nem­de göz­le gö­rü­lür en önem­li de­ği­şik­lik, To­kat, Er­zu­rum gi­bi önem­li ti­ca­ret yol­la­rı­nın es­ki önem­le­ri­ni yi­tir­me­le­ri­dir. Bu­nun so­nu­cun­da in­san­la­rın yo­ğun bir şe­kil­de kır­lar­dan kent­le­re doğ­ru göç et­tik­le­ri­ni gör­mek­te­yiz. Os­man­lı ida­re­si, bu dö­nem­de is­te­me­di­ği hal­de, şe­hir­le­re bi­ri­ken bu in­san­la­rın ia­şe­si­ni sağ­la­ya­cak ye­ni bir me­ka­niz­ma ge­liş­tir­mek du­ru­mun­da kal­mış­tır. XIX. yüz­yıl­da bu de­ği­şim ve dö­nü­şüm ih­ti­ya­cı do­ruk nok­ta­ya ulaş­mış­tır. Ni­te­kim, Bal­kan Sa­vaş­la­rı, Kı­rım Sa­va­şı gi­bi, bu yüz­yıl­da mey­da­na ge­len ola­ğa­nüs­tü si­ya­sî me­se­le­ler Os­man­lı nü­fu­su­nu önem­li öl­çü­de et­ki­le­miş, üç bu­çuk mil­yon in­san Ana­do­lu’ya çe­şit­li böl­ge­ler­den göç et­miş­tir. Bu yo­ğun göç­le­re ve hız­lı nü­fus de­ği­şi­mi­ne rağ­men, Çe­lik’e gö­re Os­man­lı, ye­ni ge­len un­sur­la­rı sis­tem­le bü­tün­leş­tir­me­de ba­şa­rı­lı­dır. Bu ba­şa­rı­nın en önem­li ne­de­ni, Os­man­lı’nın sı­nıf sis­te­mi­ne da­yan­ma­yan te­mel ka­bul­le­ri ve dün­ya al­gı­sı­dır.

    Ömer Lüt­fi Bar­kan ve
    Os­man­lı İs­kân Ta­ri­hi­ne İliş­kin Ça­lış­ma­la­rı

    İkin­ci top­lan­tı­da, Os­man­lı Dev­le­ti’nin ku­ru­luş dö­ne­mi is­kân po­li­ti­ka­la­rı üze­ri­ne eser­ler ka­le­me alan ça­lış­ma­la­rı­nı özet­le­yen Yu­nus Koç, ko­nuş­ma­sı­nın ba­şın­da ta­rih ya­zı­mın­da iki fark­lı ekol ya da ça­lış­ma bi­çi­mi ola­rak de­ğer­len­di­re­bi­le­ce­ği­miz, bel­ge ek­sen­li ça­lış­ma me­to­du ile so­run ek­sen­li ça­lış­ma me­to­du­na de­ğin­di. Tür­ki­ye ta­rih­çi­li­ğin­de ön­cü bir ye­ri olan Ömer Lüt­fü Bar­kan’ın her iki ça­lış­ma yön­te­mi­ni ay­nı an­da ba­şa­rıy­la kul­la­na­bi­len ve bun­la­rı ça­lış­ma­la­rın­da ve­rim­li bir bi­çim­de yan­sı­ta­bi­len na­dir bi­lim adam­la­rın­dan bi­ri ol­du­ğu­nu vur­gu­la­dı.

    Yu­nus Koç’a gö­re Bar­kan’ın ta­rih ala­nın­da ver­di­ği ürün­ler bü­tü­nüy­le de­ğer­len­di­ril­di­ğin­de, üç te­mel fak­tö­rün, Bar­kan’ın aka­de­mik ça­lış­ma­la­rı­nı şe­kil­len­dir­di­ği gö­rü­lür. Bu fak­tör­ler­den il­ki Fran­sız men­şe­li An­na­les eko­lü­nün et­ki­si­dir. 1940’lı ve 50’li yıl­la­rın en faz­la il­ti­fat gö­ren An­na­les eko­lü­nün ta­rih ya­zı­mı­na yap­tı­ğı en bü­yük kat­kı, ta­rih araş­tır­ma­la­rı­na coğ­raf­ya­nın ek­lem­len­me­si­dir. Dün­ya ça­pın­da ta­rih ala­nın­da ne olup bit­ti­ği­ni ya­ki­nen ta­kip eden Bar­kan bu eko­lün tem­sil­ci­le­riy­le de ya­kın bir iliş­ki için­dey­di.

    İkin­ci­si, Bar­kan, II. Dün­ya sa­va­şı ari­fe­sin­de dün­ya ge­ne­lin­de or­ta­ya çı­kan dev­let mer­kez­li yak­la­şım­lar­dan et­ki­len­miş­tir. Özel­lik­le bu dö­nem­de si­ya­sî an­lam­da Tür­ki­ye hak­kın­da bir­ta­kım se­nar­yo­la­rın ye­ni­den üre­til­me­ye baş­lan­ma­sı, Bar­kan’ın te­mel­de dev­le­ti ön pla­na çı­kar­ma­sı­na ne­den ola­cak­tır. 

    Bar­kan’ın ça­lış­ma­la­rı­nı yön­len­di­ren önem­li üçün­cü fak­tör de ken­di­si­nin, Gib­bons ve Wit­tek gi­bi Ba­tı­lı ta­rih­çi­le­rin Os­man­lı’nın ku­ru­lu­şu üze­ri­ne yap­tık­la­rı tes­pit­le­re ce­vap ver­me doğ­rul­tu­sun­da­ki mo­ti­vas­yo­nu­dur. Gib­bons dört yüz ça­dır­lık kü­çük bir aşi­re­tin kos­ko­ca bir im­pa­ra­tor­lu­ğa dö­nüş­me­si­ni ırk te­ori­siy­le açık­la­ma­ya ça­lı­şır­ken Wit­tek bu ko­nu­da Ga­zi te­ori­si­ni or­ta­ya atar. Bu nok­ta­da Köp­rü­lü’nün her iki ta­rih­çi­ye kar­şı sa­vun­du­ğu te­zi­ni des­tek­ler. Ar­ka­sın­dan da ana açı­lım ola­rak Köp­rü­lü’nün bel­ki dı­şa­rı­da bı­rak­tı­ğı, top­rak ve in­sa­nı bir ara­da tu­tan bir et­ken ola­rak is­kân po­li­ti­ka­la­rı­na ağır­lık­lı bir vur­gu ya­par.

    Bar­kan’ın Wit­tek ve Gib­bons’a kar­şı olan re­ak­si­yo­nel tav­rı­nın ar­ka pla­nın­da, dev­let ya da sis­tem tar­tış­ma­la­rı­nın dı­şın­da halk ta­ba­nın­da ne­ler olup bit­ti­ği­ni an­la­ma­yı amaç­la­yan bir açı­lım mev­cut­tur. Bu açı­lı­mın da ete ke­mi­ğe bü­rün­müş hâ­li, is­kâ­nın na­sıl ger­çek­leş­ti­ril­di­ği ve na­sıl yü­rü­tül­dü­ğü­ne da­ir ça­lış­ma­la­rıy­la or­ta­ya çı­kar. Bu nok­ta­da Bar­kan nü­fus ve is­kân me­se­le­si çer­çe­ve­sin­de in­sa­nın top­rak­la bü­tün­leş­me­si­ni üç aşa­ma­da de­ğer­len­dir­mek­te­dir.  

    Bu aşa­ma­lar­dan il­ki, ge­rek Mo­ğol is­ti­la­sı ön­ce­si ge­rek­se son­ra­sın­da 1070’li yıl­lar­dan 1230’la­ra ka­dar ge­len bir sü­reç­te yo­ğun bir nü­fus trans­fe­ri­dir. Bu nok­ta­da Bar­kan, Köp­rü­lü’nün dev­let­leş­me sü­re­cin­de nü­fu­sun da­ha çok ör­güt­sel ya­pı­sı­na (di­nî ve ta­ri­kat­la­ra da­ya­lı ya­pı­lan­ma­la­ra) vur­gu ya­pan an­la­yı­şı­nı önem­se­mek­te­dir. An­cak bu­nun­la be­ra­ber top­lu­mun da­ha da ta­ba­nı­na ine­rek, in­san­la­rın köy­le­re na­sıl yer­leş­ti­ril­di­ği, top­ra­ğa ye­ni yer­le­şen in­san­la­rın na­sıl ta­rım­sal fa­ali­yet­ler­de bu­lun­du­ğu, za­vi­ye­le­rin ve tek­ke­le­rin bu dö­nem­de ta­ban­dan na­sıl kar­şı­lık bul­du­ğu gi­bi çok da­ha so­mut me­se­le­le­re el atar

    İn­san’ın top­rak­la bü­tün­leş­me­si sü­re­ci­nin ikin­ci aşa­ma­sı yer­le­şim sü­re­ci­dir. Do­ğu­dan ge­len Türk boy­la­rı­nın aşi­ret­ler ha­lin­de ne­re­ye git­tik­le­ri ve­ya mer­ke­zî oto­ri­te ta­ra­fın­dan han­gi böl­ge­le­re ne­ye gö­re yer­leş­ti­ril­dik­le­ri me­se­le­si he­nüz çok açı­ğa ka­vuş­muş de­ğil­dir. Sel­çuk­lu­la­rın mer­ke­zî oto­ri­te­yi sars­ma­ma­la­rı­nı sağ­la­ya­cak bir yer­leş­tir­me po­li­ti­ka­sı ta­kip et­tik­le­ri bi­lin­mek­te­dir. Bar­kan te­mel ça­lış­ma ala­nı olan XVI. yüz­yıl bü­yük nü­fus ve ara­zi def­ter­le­rin­den ha­re­ket et­miş­tir. Ve bu­ra­dan ge­ri­ye doğ­ru teş­mil ede­rek me­se­le­yi köh­ne ve atik def­ter­le­ri­nin ka­yıt­la­rı­nı kul­la­na­rak ay­dın­lat­ma­ya ça­lış­mış­tır.

    Söz ko­nu­su sü­re­cin üçün­cü ve son aşa­ma­sı nü­fus bas­kı­sı­nın ve onu ta­kip eden is­kâ­nın üze­ri­ne si­ya­sal ör­güt­len­me ile son bu­la­cak­tır. Bu nok­ta­da si­ya­sal ör­güt­len­mey­le kas­te­di­len aşi­ret­le­rin ya da boy­la­rın za­man­la ku­rum­sal­la­şa­rak bir bey­lik ve da­ha ge­niş an­la­mıy­la si­ya­sî bir ira­de ola­rak or­ta­ya çık­ma sü­reç­le­ri­dir. Bar­kan’ın yaz­dık­la­rın­dan ha­re­ket­le ken­di­si­nin bu sü­re­ci bi­linç­li, son de­re­ce sis­te­ma­tik, ön­ce­den he­sap­lan­mış, so­nuç­la­rı ön­ce­den bi­li­nen bir sü­reç ola­rak gör­dü­ğü so­nu­cu­na va­rı­la­bi­lir.

    Cen­giz Or­hon­lu ve Os­man­lı İs­kân Ta­ri­hi­ne
    İliş­kin Ça­lış­ma­la­rı

    Ge­rek Cen­giz Or­hon­lu’nun aşi­ret­ler üze­ri­ne yap­tı­ğı ça­lış­ma­lar ge­rek­se ko­nu üze­rin­de­ki ken­di ça­lış­ma­la­rı çer­çe­ve­sin­de Os­man­lı­la­rın aşi­ret­le­ri is­kân po­li­ti­ka­la­rı­nı ir­de­le­di­ği­miz üçün­cü top­lan­tı­mız­da Tu­fan Gün­düz, söz­le­ri­ne, gü­nü­müz­de bi­le pek ço­ğu­mu­zun aşi­ret ol­gu­su­na ün­si­ye­ti­nin de­vam et­me­si do­la­yı­sıy­la, aşi­ret­ler ko­nu­su­nun hem folk­lo­rik ta­rih hem de et­nog­ra­fik ta­rih açı­sın­dan ça­lış­ma­ya de­ğer bir alan ol­du­ğu­nu vur­gu­la­ya­rak baş­la­dı. Gün­düz’e gö­re, Cen­giz Or­hon­lu’nun ilk ola­rak ele al­dı­ğı aşi­ret­ler me­se­le­si, gü­nü­mü­ze de­ğin pek çok ta­rih­çi ta­ra­fın­dan iş­len­me­si­ne ve üze­rin­de ay­rın­tı­lı ye­rel ça­lış­ma­lar ya­pıl­ma­sı­na rağ­men he­nüz bü­tü­nüy­le de­ğer­len­di­ri­le­bil­miş de­ğil­dir. He­nüz böy­le kap­sam­lı bir ça­lış­ma ya­pıl­ma­sı için de er­ken­dir. Aşi­ret­ler me­se­le­si­nin bü­tü­nüy­le kav­ra­nı­la­bil­me­si her şey­den ön­ce ya­pı­la­cak sa­ha ça­lış­ma­la­rı­nın ni­ce­li­ği­ne bağ­lı­dır.

    Aşi­ret­ler ve is­kân me­se­le­si den­di­ğin­de üze­rin­de en faz­la tar­tı­şı­lan me­se­le, Os­man­lı Dev­le­ti’nin, ba­şın­dan iti­ba­ren çe­şit­li ko­nar-gö­çer aşi­ret­ler üze­rin­de yer­le­şik ha­ya­ta ge­çiş an­la­mın­da plan­lı bir po­li­ti­ka­sı olup ol­ma­dı­ğı üze­ri­ne­dir. Gün­düz, R. Pa­ul Lid­ner’in or­ta­ya at­tı­ğı ve bu­gün pek çok ta­rih­çi ta­ra­fın­dan ka­bul edi­len gö­rü­şün ak­si­ne Os­man­lı’nın hiç­bir şe­kil­de aşi­ret­le­ri is­kân gi­bi bir der­di ol­ma­dı­ğı­nı ifa­de et­mek­te­dir. Lid­ner’in meş­hur id­di­ası­na gö­re mer­ke­zi­leş­me­yi şi­ar edin­miş Os­man­lı Dev­le­ti, bu bü­yük pro­je­ye en­gel teş­kil et­me­le­rin­den do­la­yı aşi­ret­ler­den nef­ret edi­yor­du ve on­la­rın her ne pa­ha­sı­na olur­sa ol­sun yer­le­şik ha­ya­ta geç­me­le­ri­ni sağ­la­ma­ya ça­lı­şı­yor­du. Bu­nu ya­pa­bil­mek için de aşi­ret­le­re ağır ver­gi­ler da­ya­tı­yor ve on­la­rı bez­dir­me­ye ça­lı­şı­yor­du.

    Cen­giz Or­hon­lu’ya gö­re ise esas ga­ye­si ve ön­ce­li­ği ola­bil­di­ğin­ce çok ver­gi top­la­mak ve hal­kın ia­şe­si­ni sağ­la­ya­bil­mek olan dev­let için, aşi­ret­le­rin is­kân edi­lip edil­me­me­le­ri çok da önem­li bir gün­dem de­ğil­di. İk­ti­sa­dî fa­ali­yet­le­rin de­va­mı­nı önem­se­yen dev­let, ver­gi­le­ri­ni öde­dik­le­ri ve is­yan ya da anar­şi do­ğur­ma­dık­la­rı sü­re­ce aşi­ret­le­re is­te­dik­le­ri ya­şam tar­zı­na ka­vuş­ma hak­kı­nı ta­nı­mış­tır ve plan­lı bir is­kân po­li­ti­ka­sı güt­me­miş­tir. Öte yan­dan dev­let, aşi­ret ya­şa­mı­nı da tam bir kon­trol al­tı­na al­mış­tır. He­men her bir aşi­ret için fark­lı ka­nun­na­me­ler ha­zır­la­ya­rak aşi­ret­le­rin ver­gi­yi na­sıl ve­re­cek­le­ri­ni; han­gi yay­la­ya, han­gi gü­zer­gâh­tan ge­çe­rek han­gi kış­la­ğa gi­de­cek­le­ri­ni tek tek tes­pit et­miş ve bun­la­rı bir ni­za­ma oturt­muş­tur. Ay­rı­ca bir ko­nar-gö­çe­rin yer­le­şik ha­ya­ta geç­me­si de (taş­tan ev yap­mak, on yıl ora­da ika­met et­mek gi­bi) bel­li ku­ral­la­ra bağ­lan­mış­tır. Bü­tün bun­lar­da­ki te­mel kay­gı dev­le­tin bi­çi­len mak­si­mum ver­gi mik­ta­rı­nı top­la­mak is­te­me­sin­den kay­nak­lan­mak­ta­dır.

    Dev­let ile aşi­ret­ler ara­sın­da­ki prob­lem XVI­I. yüz­yıl­da ken­di­si­ni gös­ter­me­ye baş­la­mak­ta­dır. Özel­lik­le bu dö­nem­den iti­ba­ren sa­vaş­la­rın yo­ğun­laş­ma­sıy­la be­ra­ber dev­let dü­ze­nin­de be­lir­gin bir bo­zul­ma­nın mey­da­na gel­me­si­nin bir so­nu­cu ola­rakaşi­ret­le­rin dev­le­te kar­şı itaa­ti za­yıf­la­mış­tır. Es­ki dö­nem­le­re kı­yas­la da­ha ba­şı­boş dav­ran­ma ce­sa­re­ti­ni ka­za­nan aşi­ret­ler, köy­lü­le­rin ekin­le­ri­ne za­rar ver­me­ye ve ge­rek­ti­ğin­de dev­le­te bi­le is­yan et­me­ye baş­la­mış­lar­dır. Bu­nun üze­ri­ne ilk kez bu dö­nem­de bel­li bir is­kân si­ya­se­ti iz­len­miş ve hu­zur­suz­luk çı­kar­tan aşi­ret­le­rin zap­tu­rapt al­tı­na al­mak için Ku­zey Su­ri­ye’de is­kân et­ti­ril­me­si plan­la­mış­tır.

    Gün­düz’e gö­re bu­ra­da vur­gu­lan­ma­sı ge­re­ken esas me­se­le dev­le­tin, sa­de­ce hu­zur­suz­luk çı­kar­tan aşi­ret­ler­le mü­ca­de­le et­me­si, ver­gi­si­ni öde­yen ve ken­di işiy­le meş­gul ko­nar-gö­çer­ler ile hiç­bir prob­le­mi ol­ma­dı­ğı­dır. XVI­I. yüz­yıl­da alı­nan bu ted­bir­le­rin işe ya­ra­ma­ma­sı, Su­ri­ye’ye yer­leş­ti­ril­mek is­te­nen aşi­ret men­sup­la­rı­nın ka­ça­rak Ana­do­lu’nun iç­le­ri­ne gir­me­le­ri ve ge­çim­le­ri­ni sağ­la­ya­bil­mek için kaç­tık­la­rı yer­ler­de eş­kı­ya­lık yap­ma­ya baş­la­ma­la­rı du­ru­mu da­ha da va­him bir ha­le ge­ti­rin­ce XVII­I. yüz­yıl­da dev­let fark­lı bir po­li­ti­ka iz­ler ve bu ko­nar-gö­çer­le­ri bu­lun­duk­la­rı yer­ler­de yer­le­şik ha­ya­ta ge­çir­me pla­nı ya­par. An­cak bu po­li­ti­ka da, bir kı­sım aşi­ret­le­ri cid­di bir yok­sul­luk sı­kın­tı­sıy­la kar­şı kar­şı­ya ge­ti­rir. Bu­lun­duk­la­rı yer­ler­de bu­la­şı­cı has­ta­lık­la­rın baş gös­ter­me­si de aşi­ret men­sup­la­rı­nın kı­rıl­ma­sı­na ne­den olur. Ne­ti­ce­de ka­ça­bi­len­ler yer­le­ri­ni terk et­miş­ler an­cak ka­ça­ma­yan­lar dev­let­le pa­zar­lık ya­pa­rak an­laş­ma yo­lu­na git­miş­ler­dir.  

    Son ola­rak XIX. yüz­yı­la ge­lin­di­ğin­de is­kâ­nın, özel­lik­le fır­ka-ı İs­la­hi­ye’nin yap­tı­ğı is­kâ­nın, fark­lı bir ka­rak­ter ta­şı­dı­ğı­nı gör­mek­te­yiz. Da­ha ön­ce­ki iki yüz­yıl­da aşi­ret­ler­le sa­de­ce ik­ti­sa­den kar­şı kar­şı­ya gel­mek du­ru­mun­da ka­lan dev­let bu de­fa si­ya­se­ten de aşi­ret­ler­le kar­şı kar­şı­ya gel­miş­tir. Ör­ne­ğin Meh­met Ali Pa­şa is­ya­nı sı­ra­sın­da Ana­do­lu’da Os­man­lı ve Mı­sır or­du­su ara­sın­da ka­lan Çu­ku­ro­va’da mes­kun aşi­ret­ler, da­ha ba­şı­boş ha­re­ket et­me fır­sa­tı bul­muş ve ken­di çı­kar­la­rı doğ­rul­tu­sun­da iki ta­raf­tan bi­ri­ne des­tek ver­miş­ler­dir.

    Os­man­lı’da İs­kân ve Nü­fus Po­li­ti­ka­sı

    Özel­lik­le er­ken mo­dern dö­nem Os­man­lı ça­lış­ma­la­rıy­la bi­li­nen Prof. Dr. Su­rai­ya Fa­roq­hi’yi ko­nuk et­ti­ği­miz dör­dün­cü top­lan­tı­mız­da Os­man­lı’da is­kân ve nü­fus po­li­ti­ka­sı üze­ri­ne da­ha ön­ce ya­pı­lan ve çok­ça bi­li­nen ça­lış­ma­lar üze­rin­den me­se­le­nin ar­ka pla­nı­nı tar­tış­tık. Bu bağ­lam­da Fa­roq­hi, is­kân po­li­ti­ka­la­rı­nın üç fark­lı te­mel yak­la­şım üze­rin­den to­par­la­na­bi­le­ce­ği­ni ifa­de et­ti.

    İlk yak­la­şım, is­kân po­li­ti­ka­la­rı üze­ri­ne ilk ça­lış­ma­la­rı ya­pan Ömer Lüt­fi Bar­kan’a ait­tir. Bar­kan’a gö­re Os­man­lı’nın baş­ka böl­ge­ler­den nü­fus trans­fe­ri yap­ma­sı­nın te­me­lin­de ye­ni fet­he­di­len yer­ler­de­ki hâ­ki­mi­ye­ti pe­kiş­tir­mek mak­sa­dı yat­mak­ta­dır. Yü­zey­sel bir ba­kış­la bu­nu do­lay­lı bir İs­lâm­laş­tır­ma po­li­ti­ka­sı ola­rak da oku­mak müm­kün­dür. An­cak Fa­roq­hi’ye gö­re bu o ka­dar da ba­sit de­ğil­dir. Ni­te­kim İs­tan­bul’a dı­şa­rı­dan sa­de­ce Müs­lü­man nü­fus ge­tir­til­me­miş, şeh­rin te­mel ih­ti­yaç­la­rı­nı kar­şı­la­mak üze­re, es­naf ve tüc­car­lar gi­bi fa­al gay­ri­müs­lim nü­fus da yer­leş­ti­ril­miş­tir.

    Ko­nu üze­ri­ne ikin­ci yak­la­şım Cen­giz Or­hon­lu ta­ra­fın­dan ge­liş­ti­ril­miş­tir. Or­hon­lu Aşi­ret­le­ri İs­kân Te­şeb­bü­sü ad­lı ça­lış­ma­sın­da Os­man­lı­la­rın ko­nar-gö­çer­le­re pek sı­cak bak­ma­dı­ğı­nı ve (Sa­fe­vi’le­rin ak­si­ne) ko­nar-gö­çer­le­rin po­li­tik ik­ti­dar­dan pay al­ma te­şeb­büs­le­rin­den çe­kin­di­ği­ni be­lirt­miş­tir. Do­la­yı­sıy­la Os­man­lı­lar ko­nar-gö­çer­le­rin bir an ev­vel yer­le­şik du­ru­ma geç­me­le­ri­ni sağ­la­ma­ya ça­lış­mış­tır. An­cak bu te­şeb­büs ba­şa­rı­sız­lık­la so­nuç­lan­mış­tır. Or­hon­lu’ya gö­re bu nok­ta­da­ki esas prob­lem Os­man­lı yö­ne­ti­mi­nin ken­di için­de ka­rar­sız kal­mış ol­ma­sı­dır. O gü­ne ka­dar hay­van­cı­lık ya­pa­rak ha­yat­la­rı­nı ida­me et­tir­me­ye ça­lı­şan ko­nar-gö­çer­ler ye­ni yer­leş­tik­le­ri böl­ge­ler­de sü­rü­le­ri­ni hız­lı bir şe­kil­de kay­bet­tik­le­ri ve ta­rım­sal üre­ti­me ay­nı hız­la adap­te ola­ma­dık­la­rı için aç­lık so­ru­nuy­la kar­şı­laş­mış­lar ve ar­şiv bel­ge­le­rin­de de ifa­de edil­di­ği gi­bi hu­zur­suz­luk çı­kar­ma­ya baş­la­mış­lar­dır.

    Mü­nir Ak­te­pe 1950’li yıl­lar­da yap­tı­ğı ça­lış­ma­lar­la, is­kân me­se­le­si­ni men­fi yön­le­riy­le ele al­mak­ta­dır. Ak­te­pe is­kân po­li­ti­ka­la­rı­nın, in­san­la­rı be­lir­li bir ye­re yer­leş­tir­me po­li­ti­ka­sı üze­rin­den de­ğil, ül­ke­ye akın eden be­lir­li in­san top­luk­la­rı­nı be­lir­li yer­ler­den uzak tut­mak, on­la­rı bir kı­sım yer­le­re is­kân et­tir­me­mek üze­ri­ne ku­ru­lu ol­du­ğu gö­rü­şün­de­dir. XVII­I. yüz­yıl­da İs­tan­bul’a in­san akı­nı­nın ön­len­me­si adı­na alı­nan ted­bir­ler bu­na ör­nek ola­rak gös­te­ri­le­bi­lir.

    XVI­I. yüz­yıl’da bu üç ge­nel yak­la­şı­mın ar­ka pla­nı­na bak­tı­ğı­mız za­man, kar­şı­mı­za çı­kan ilk so­nuç, yer­leş­tir­me po­li­ti­ka­sı­nın cid­di bir mu­ka­ve­met­le kar­şı kar­şı­ya gel­di­ği­dir. Ni­te­kim pa­ra eko­no­mi­si­nin var ol­du­ğu dü­şü­nü­len Os­man­lı köy­le­rin­de, be­lir­li hiz­met­ler köy­lü ai­le­ler­ce kar­şı­lık­lı ola­rak be­lir­li bir sı­ra ile sağ­lan­mak­ta­dır ve bu hiz­met­ler­den fay­da­la­na­bil­mek için o köy ca­mi­ası­nın için­de ol­mak ge­rek­mek­te­dir. Do­lay­sıy­la dı­şa­rı­dan ge­len ya­ban­cı yer­le­şim­ci­le­rin da­ha ön­ce­den mev­cut bu­lu­nan ca­mi­a ile bir iliş­ki­ye gir­me­me­si du­ru­mun­da bu tip hiz­met­ler­de yer al­ma­la­rı ve bun­lar­dan ya­rar­lan­ma­la­rı müm­kün de­ğil­dir. İn­san­la­rın bir an­lam­da yer­leş­mek is­te­me­me­le­ri­nin ne­de­ni bu­na da­yan­mak­ta­dır.

    Bu bağ­lam­da, Os­man­lı ar­şiv­le­rin­den ya­rar­la­na­rak, İs­tan­bul ve Kıb­rıs’ta­ki is­kân po­li­ti­ka­la­rı üze­ri­ne ya­pı­lan ça­lış­ma­lar, o dö­nem in­san­la­rı­nın is­kâ­na kar­şı di­re­niş­le­ri­nin ne­de­ni üze­ri­ne bi­ze ay­dın­la­tı­cı ipuç­la­rı ver­mek­te­dir. Ör­ne­ğin İs­tan­bul’un fet­hi son­ra­sın­da şeh­re ge­len hal­ka kar­şı­lık­sız ev ve­ril­me­si ta­ah­hüt edil­di­ği hal­de da­ha son­ra bu fi­kir­den vaz­ge­çil­miş ve ev­ler­den ki­ra is­ten­miş­tir. Ay­rı­ca, Mu­se­vi ce­maa­ti içe­ri­sin­de yer­li bir ai­le ile sür­gün bir ai­le ara­sın­da ge­çen ni­şan da­va­sı ör­ne­ğin­de de gö­rü­le­bi­le­ce­ği üze­re, sür­gün­ler hiç­bir za­man da­ha ön­ce­den yer­le­şik olan­lar­la eşit hak­la­ra sa­hip hu­ku­kî bir sta­tü­ye sa­hip ola­ma­mış­lar­dır. Ör­ne­ğin Şe­nol Çe­lik’in Kıb­rıs’la il­gi­li ça­lış­ma­la­rı Os­man­lı yö­ne­ti­mi­nin ada­ya ai­le is­kân et­mek­te ba­şa­rı­sız kal­dı­ğı­nı gös­ter­miş­tir. Ada­nın ve­ba sal­gı­nı­na ve çe­kir­ge is­ti­la­sı­na uğ­ra­ma­sı; ay­rı­ca top­lum­da ba­şa be­la olan ki­şi­le­rin ve ai­le­le­rin ge­nel­lik­le bu­ra­ya sür­gün edil­me­si, is­kân edi­le­cek ai­le­le­ri di­re­ni­şe ge­çir­miş­tir. Bü­tün bu mad­dî ka­yıp­lar, sta­tü ka­yıp­la­rı, bu­la­şı­cı has­ta­lık­lar ve hu­bu­bat kıt­lı­ğı­na kar­şın, İs­tan­bul nü­fu­su­nun bek­le­ne­nin çok üs­tün­de ka­la­ba­lık bir nü­fu­sa sa­hip ol­du­ğu gö­rül­mek­te­dir. Özel­lik­le, XVII­I. yüz­yıl­da­ki fes lon­ca­la­rı Tu­nus­lu­lar ve Bal­kan­lar­dan ge­len bak­kal­la­rın İs­tan­bul ken­tin­de hiç­bir so­run çı­kart­ma­dık­la­rı, şe­hir ve lon­ca dü­ze­ni­ni boz­ma­dık­la­rı tak­dir­de iş­le­ri­ni ya­pa­bil­me hak­la­rı res­men ta­nın­mış­tır.

    So­nuç ola­rak, Os­man­lı’nın aşi­ret­le­ri yer­leş­tir­me po­li­ti­ka­sın­da bel­ge­ler­de ifa­de edil­di­ğin­den da­ha az ba­şa­rı­lı ol­du­ğu ifa­de edi­le­bi­lir.

    XIX. Yüz­yıl­da Os­man­lı’da
    İs­kân ve Nü­fus Po­li­ti­ka­sı

    Yur­ti­çi ve yurt­dı­şın­da özel­lik­le Os­man­lı nü­fu­su üze­ri­ne yap­tı­ğı ça­lış­ma­la­rıy­la bi­li­nen Ke­mal Kar­pat’ı ko­nuk et­ti­ği­miz bu di­zi­nin son otu­ru­mun­da, nü­fus ça­lış­ma­la­rı­nı özel­lik­le XIX. yüz­yıl çer­çe­ve­si için­de yo­ğun­laş­tı­ran Kar­pat, bu yüz­yı­lın ilk yıl­la­rın­dan iti­ba­ren baş­la­yan ve son­ra iv­me ka­za­nan Ana­do­lu’ya nü­fus akı­şı, mu­ha­cir­le­rin han­gi böl­ge­ler­den gel­di­ği, ge­len mu­ha­cir­le­rin dev­let ta­ra­fın­dan ne şe­kil­de yön­len­di­ril­di­ği ve na­sıl is­kân edil­di­ği gi­bi önem­li ko­nu­la­rın üze­rin­de dur­du.

    Ko­nuş­ma­sı­nın ba­şın­da ön­ce­lik­le, Türk mil­le­ti­nin Ana­do­lu top­rak­la­rı üze­rin­de Ma­laz­girt’ten bi­le ön­ce­si­ne da­ya­nan bir göç ma­zi­si bu­lun­du­ğu­nu vur­gu­la­ya­rak, göç ve nü­fus me­se­le­si­nin mil­let ola­rak var­lı­ğı­mı­zın mih­ve­ri­ni teş­kil et­ti­ği­ni ile­ri sü­ren Kar­pat’a gö­re, ta­rih­le­ri bo­yun­ca Müs­lü­man ve Türk top­lu­luk­la­rı şu ve­ya bu şe­kil­de sü­rek­li bir me­kân­sal ha­re­ket­li­lik için­de bu­lun­muş­lar­dır. Bu açı­dan ba­kıl­dı­ğın­da, mev­cut top­lu­mu­mu­zu bir bü­tün ha­lin­de an­la­ya­bil­mek ve onu bir ara­da tu­tan te­mel di­na­mik­le­ri kav­ra­ya­bil­mek için, göç, nü­fus ve is­kân me­se­le­le­ri­nin iyi de­re­ce­de ana­liz edil­me­si ge­rek­mek­te­dir. Kar­pat, şu ana ka­dar Os­man­lı nü­fu­su üze­ri­ne ya­pı­lan ça­lış­ma­la­rın ni­cel ola­rak ol­duk­ça az ol­ma­sı­nı cid­di bir ek­sik­lik ola­rak gör­mek­te ve bu te­mel kay­gı­lar­la me­se­le­ye eğil­di­ği­ni be­lirt­mek­te­dir.

    XIX. yüz­yıl bo­yun­ca Os­man­lı Dev­le­ti, ta­ma­mıy­la ye­ni olu­şan si­ya­sî ko­şul­la­rın bir so­nu­cu ola­rak Kı­rım, Kaf­kas­ya ve Bal­kan­lar’dan göç et­mek zo­run­da ka­lan ve ek­se­ri­ye­ti Türk ve Müs­lü­man olan mu­ha­cir­le­ri top­rak­la­rı­na ka­bul et­ti. Kı­rım’dan Os­man­lı top­rak­la­rı­na göç­ler 1783 yı­lın­da Rus­la­rın bu top­rak­la­ra ege­men ol­ma­sın­dan son­ra art­sa da Kı­rım Ta­tar­la­rı­nın Ana­do­lu’ya ge­lip git­me­le­ri da­ha ön­ce­ki dö­nem­ler­de de son de­re­ce sı­ra­dan kar­şı­la­nan bir du­rum ol­du­ğun­dan Kı­rım­lı­lar ken­di dil­le­ri­ni ko­nu­şan ve ken­di din­le­ri­ne, mil­let­le­ri­ne sa­hip Ana­do­lu hal­kı­nı ken­di­le­ri­ne ya­ban­cı gör­mü­yor­lar­dı. Ken­di di­nî ve mil­lî kim­lik­le­ri­ne yo­ğun bir şe­kil­de bağ­lı bu­lu­nan Kı­rım hal­kı, ken­di­le­ri­ne ya­ban­cı gör­dü­ğü Rus ege­men­li­ği al­tın­da kal­ma­mak adı­na 1873 yı­lın­dan iti­ba­ren yo­ğun bir şe­kil­de Ana­do­lu’ya göç et­miş­tir.

    Kro­no­lo­jik sı­ra ta­kip edil­di­ğin­de Ana­do­lu’ya ya­pı­lan ikin­ci önem­li göç dal­ga­sı­nı Kaf­kas göç­le­ri oluş­tu­rur. Şeyh Şa­mil’in Rus­la­ra kar­şı ver­di­ği 25 yıl sü­ren di­re­ni­şin kı­rıl­ma­sı ile Kaf­kas­lar bü­tü­nüy­le Rus kon­tro­lü al­tı­na gir­miş­ti. Kı­rım sa­va­şı­nın baş­la­ma­sıy­la be­ra­ber Kaf­kas cep­he­sin­den ge­le­bi­le­cek muh­te­mel bir sal­dı­rı­ya kar­şı Rus­la­rın ön­lem ola­rak bu­ra­da­ki hal­kı zo­run­lu gö­çe ta­bi tut­ma­sı­nın so­nu­cun­da 1862-1924 yıl­la­rı ara­sın­da, otuz-kırk ay­rı di­li ko­nu­şan ve sa­yı­la­rı bir bu­çuk iki mil­yo­nu bu­lan çok çe­şit­li Müs­lü­man Kaf­kas hal­kı Os­man­lı’ya göç et­miş­tir. Kar­pat’a gö­re bu zo­run­lu göç tam an­la­mıy­la bir fa­cia­dır. İn­gi­liz ar­şiv­le­rin­de yap­mış ol­du­ğu he­sa­ba gö­re bu teh­cir sı­ra­sın­da yak­la­şık 800 bin Müs­lü­man kat­le­dil­miş­tir.

    1877 yı­lın­da Bal­kan har­bi­nin baş­la­ma­sı Os­man­lı top­rak­la­rı­na ya­pı­la­cak üçün­cü bü­yük göç dal­ga­sı­nın da ha­ber­ci­si ol­muş­tur. Bal­kan dev­let­le­ri­nin tek tek ba­ğım­sız­lık­la­rı­nı el­de et­me­le­ri, ora­da, nü­fus ba­kı­mın­dan cid­di bir var­lık gös­te­ren Müs­lü­man halk­ta gü­ven­lik sı­kın­tı­sı ya­rat­mış­tır. Bu sı­kın­tı­nın so­nu­cu ola­rak bir mil­yo­na ya­kın göç­men Ana­do­lu’ya gel­miş­tir.

    Söz ko­nu­su üç bü­yük göç dal­ga­sı Os­man­lı top­lu­mu­nun sos­yal ve de­mog­ra­fik ya­pı­sı­nı cid­di bir bi­çim­de et­ki­le­miş­tir. Ge­len mu­ha­cir­le­rin sağ­lık­lı bir şe­kil­de yer­leş­ti­ril­me­le­ri ve ha­yat­la­rı­nı ida­me et­ti­re­bil­me­le­ri adı­na Os­man­lı ida­re­si sis­te­ma­tik bir is­kân po­li­ti­ka­sı uy­gu­la­mak is­te­miş ve bu mak­sat­la ilk iş ola­rak uz­man­lar­dan bir is­kân ko­mis­yo­nu kur­muş­tur. Os­man­lı, ül­ke­si­ne ge­len bü­yük mu­ha­cir kit­le­le­ri par­ça­la­ra ayı­ra­rak, kü­çük grup­la­ra bö­le­rek is­kân et­me yo­lu­nu ter­cih et­miş­tir. Dev­le­tin bu­ra­da­ki en bü­yük kay­gı­sı şüp­he­siz gü­ven­lik­le il­gi­li­dir. Hat­ta söz ko­nu­su bü­yük kit­le­le­rin li­der­le­ri, ka­sıt­lı bir şe­kil­de mer­kez­de is­kân et­ti­ri­le­rek kon­trol al­tı­na alın­ma­ya ça­lı­şıl­mış­tır.

    Os­man­lı, ge­len mu­ha­cir­le­ri Mit­hat Pa­şa­nın yap­tır­dı­ğı bir araş­tır­ma­ya gö­re dev­let ge­ne­li­nin yak­la­şık %50’si­ni oluş­tu­ran zi­raa­ta mü­sa­it, an­cak iş­le­til­me­yen top­rak­la­ra yer­leş­tir­miş­tir. Mu­ha­cir­ler bu­ra­da yap­tık­la­rı zi­raî fa­ali­yet­le­ri ile hem dev­le­te önem­li bir ver­gi ge­li­ri sağ­la­mış hem de ge­nel üre­ti­me kat­kı­da bu­lun­muş­lar­dır. Ni­te­kim as­rın so­nun­da dev­le­tin zi­ra­at­tan al­dı­ğı ver­gi mik­ta­rı üç dört mis­li art­mış­tır. Ay­rı­ca ye­ni ge­len nü­fu­sun or­du­ya as­ker sağ­la­ma ba­kı­mın­dan da önem­li kat­kı­sı ol­muş­tur. 

    So­nuç ola­rak bu dö­nem­de Ana­do­lu’ya ya­pı­lan bu göç­ler mev­cut yer­li ya­pıy­la kay­na­şa­rak yep­ye­ni bir top­lu­mun oluş­ma­sı­nı sağ­la­mış­tır. Kar­pat’a gö­re en güç­lü mil­let­ler böy­le bir ka­rı­şım­dan mey­da­na gel­miş mil­let­ler­dir. Bu göç­ler es­ki Os­man­lı top­lu­lu­ğu­nu de­ğiş­tir­miş, ona ye­ni bir kan, ye­ni bir can ver­miş ve ye­ni bir ufuk aç­mış­tır.

    Kar­pat, 1950’li yıl­la­rın son­la­rın­dan iti­ba­ren baş­la­yan Tür­ki­ye’de­ki köy­den ken­te göç ha­re­ket­le­ri­nin nü­fu­su ye­ni­den kay­naş­tı­ra­rak bu­gün­kü Türk top­lu­mu­nu oluş­tur­du­ğu tes­pi­ti­ni ya­pa­rak ko­nuş­ma­sı­na son ver­di. 

    Ta­rih Oku­ma­la­rı se­ri­si, “Os­man­lı’dan Gü­nü­mü­ze Tür­ki­ye’de İs­kân Po­li­ti­ka­la­rı”ndan son­ra “Bi­zans Kro­nik­le­ri”ko­nu­suileyo­lu­nade­vam edi­yor. Bun­dan ön­ce­ki prog­ram­lar­da ol­du­ğu gi­bi yi­ne tar­tış­ma­yı şe­kil­len­di­ren me­tin ve ki­şi­le­rin ko­nu­şu­la­ca­ğı bu çok önem­li ve il­ginç top­lan­tı­lar­da gö­rüş­mek di­le­ğiy­le… 

    İlginizi Çekebilir:

    Sümela Manastırı Tarihi

    Kongreler Sıralaması

    İstibdat Dönemi

    Previous Articleİslam Öncesi Türk Tarihi Test
    Next Article TYT Tarih Konuları
    EnTarih
    • Website

    İlgili Yazılar

    Osmanlı Tarihi

    Osmanlı Devleti’ndeki Ticaret Mekanları

    Haziran 6, 2025
    Osmanlı Tarihi

    İstanbul Sarayları

    Mayıs 30, 2025
    Tarih

    Çok Partili Hayata Geçiş Denemeleri Neden Başarısız Olmuştur?

    Mayıs 26, 2025
    Add A Comment
    Leave A Reply Cancel Reply

    İlginizi Çekebilir!
    Gazneli Mahmut (Mahmud Gaznevi)
    Haziran 23, 2025
    Gaznelilerde Vezirler Hangi Unvanı Kullanmıştır?
    Haziran 23, 2025
    Osmanlı Devleti’ndeki Ticaret Mekanları
    Haziran 6, 2025
    Halifelerin Sırası
    Haziran 6, 2025
    İstanbul Sarayları
    Mayıs 30, 2025
    Huneyn Savaşı
    Mayıs 27, 2025
    Facebook X (Twitter) Instagram Pinterest
    • Anasayfa
    • Gizlilik Politikası
    • İletişim
    © 2025 EnTarih - Tüm Hakları Saklıdır!

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.